Havalar bir öyle bir böyleyken sizin psikolojiniz nasıl?

Yaz aylarının insanların gözündeki yeri malumunuz… Herkesin mutlu, içlerinin kıpır kıpır olduğu bu güzel mevsimde herkesin genel olarak hayatlarında problem olarak gördükleri durumlar hafifliyor, azalıyor ya da bitiyormuş gibi geliyor. Sorunlar yaz ayında daha mı hızlı halloluyor yoksa bizim umursamazlığımız mı devreye giriyor tartışılır fakat bir gerçek var ki yaz aylarında insanlar her zaman olduğundan daha mutlu. Peki ya kış ayları…

Mevsim geçişlerinde yaşanan havaların dengesiz seyri, bizlerde de fizyolojik ve psikolojik değişimlere yol açabiliyor. Güneşin bizi eskisi gibi ısıtmaması ile birlikte ihtiyacımız olan serotonini ve enerjimizi yerine koyamama hali modumuz da düşüyor.

Mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin, bir sinir hücresinden diğerine elektrik sinyallerini aktaran bir nörotransmitterdir. Beyinde salgılanan ve vücudun merkezi sistem ve mide bağırsak kanalında bulunan serotonin kişinin öğrenmesini ,hafızasını, uykusunu, iştahını, cinsel isteğini, sosyal yaşamını, kısacası aklınıza gelebilecek her alanı etkiler. İşte tam da bu yüzden havaların kapanması, günün erken kararması kişinin serotonin salınımını yeterinde yapamamasını sağlayarak depresif belirtiler göstermesini sağlar.

Peki bu depresif belirtilerden kurtulmak için ne yapabiliriz?

-Doğru nefes alıp verin!
Beyine taşınan düzenli oksijen miktarı daha sağlıklı düşünmemizi sağlar ve gün içinde bunaldığınızı hissettiğiniz zamanlarda dikkatinizi düzenli nefes alışverişlerinize veriyor olmak size “an”ı fark ettirir.
-Düzenli yürüyüş yapın!
Her gün yapacağınız en az yarım saatlik yürüyüş beyninizin serotonin salınımını hareketlendirerek daha iyi, enerjik ve mutlu hissetmenizi sağlar.
-Bol sıvı tüketin!
Su içiyor olmak vücudumuz için ne kadar önemli ise psikolojimiz içinde bir o kadar önemlidir.
-Zevk aldığınız aktivitelere yer açın!
Dikkatinizi odaklamanızın kolay olduğu aktiviteler kişinin duygu durumunu önemli seviyede etkiler.
-Düzenli bir uyku şart!
Gün ışığı ile serotonin seviyesi artarken, uyku hormonu olan melatonin azalmaktadır. Bu sebeple biyolojik saatinizi her gün aynı saatte yatıp kalkmaya ayarlayıp rutin akışınızı bozmayın.
-Düzenli beslenin!
B9 vitamini (folik asit) içeren yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıl ürünleri, bezelye, brokoli ve lahana tüketmeye çalışın.

Unutmayın ki tüm bunlar hayat akışınızı bozan bir durum olmadığında işe yarayacaktır. Fakat hayat akışınızı bozan olay ya da durumlar yaşamanız (yakınınızın vefatı, arkadaş/iş/eş/sevgili kaybı, travmatik olaylar…) tüm bunları yapıyor olsanız bile psikoterapi desteğine ihtiyaç duyacağınız durumlardır.